Sabiha Gökçen havaalanı gidiş terminalinde bagaj ve check-in işlemleri sonrasında saat 06:10 uçağı ile Gaziantep uçuşu. Gaziantep’te havaalanında otobüsümüzle buluşma ve restoranda kahvaltı (ekstra) sonrasında rehberimizin genel anlatımları eşliğinde turumuza başlıyoruz. İlk durağımız Dünyanın en büyük Mozaik müzesi olan, Zeugma Antik kentinin mozaiklerinin sergilendiği Zeugma Mozaik müzesi oluyor. İçeride tüm netliği ile bizleri karşılayan eserleri hayranlıkla gezdikten sonra Güneydoğu Anadolu’nun en büyük ili, Milli Mücadelemiz sırasında “Gazi” ünvanı alan Gaziantep şehir turumuza başlıyoruz. Harbinden Tasavvuf söyleşilerine kadar pek çok sohbete tanıklık eden Türkiye’nin en eski kahvehanelerinden ünlü Tarihi Tahmis kahvesi oluyor. Kaleyi panoramik olarak görüp ardından yürüyerek çarşılarını geziyoruz. Bakırcılar Çarşısı, Zincirli Bedesten, Elmacı Pazarı, Yemeniciler, Sedefçiler Çarşısı ve Büyük Pasaj‘da yöresel ürünlerinden almak, ünlü baklavasının tadına bakmak için serbest zamanı kullanıyoruz. Bu güzel günün sonunda otelimize yerleşme, akşam yemeği ve konaklama.

Otelde alınan kahvaltının ardından Fırat’ın suları altındaki Saklı Cennetin kayıp kenti Halfeti’ye geliyoruz. Sakin kentimizin, geçmişten günümüze olan hikâyesini Birecik barajında yapacağımız tekne turumuz sırasında dinliyoruz. Sular altındaki evlerini, ağaçlarını hatta camilerini izlerken hep birlikte geçmişi hayal ediyoruz. Dünyaca ünlü Siyah Gül’ün de yetiştiği topraklardan ayrılarak Avrupa ve Türkiye’nin en büyük, Dünyanın ise dolgu hacmi bakımından 6.sırasındaki barajı Atatürk barajını panoramik olarak görüyor ve fotoğraflarımızı alarak Adıyaman‘a istikametinde yolumuza devam ediyoruz. Kahta’da minibüslere binerek, Kommagene’liler için önemli bir kutsal alan olan Karakuş Tümülüsüne gidiyoruz. Sonrasında 2150 m yüksekliği ile Dünyanın en yüksek Açıkhava Müzesi ve 8.Harikası olarak geçen Nemrut dağına çıkıyoruz. Yaklaşık 2000 yıldır güneşin doğuşu ve batışını bu yükseklikten izleyen dev heykelleri görüyor ve güneşin bizi ve dağı selamlamasına tanıklık ediyoruz. Antik dünyanın küçük ama inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği krallığı Kommagene’nin sırlarla dolu gizemli dünyasına olan yolculuğumuzu güneşin bize son göz kırpışları ile bitiriyoruz. Akşam saatlerinde otelimize varış, akşam yemeği ve konaklama.

Otelde alınan kahvaltının ardından ilk durağımız günümüzden yaklaşık 12.000 yıl öncesine doğru zaman tünelindeki yolculuğumuzun durağı olan Göbeklitepe. Heyecan veren bilinen ve bilinmeyenlerine birlikte yolculuk yapacağımız bu mabedin, şu ana kadar bilinen verilere göre; İnsanoğlunun gözlerini ilk kez dünyaya açtığı ve Dünya’nın ilk tapınağı olduğu görülmektedir. Herkesin etkileneceğine emin olduğumuz bu ziyaret sonrası Tevrat`ta Hârân olarak, İncil’de aynı adla anılan bir kent olarak geçen, İslam tarihçilerinin ise kentin kuruluşunu Nuh Peygamberin torunlarından İbrahim Peygamberin kardeşi Aran`a (Haran) bağladıkları Harran’a gidiyoruz. Bir başka ismi ile İpek yolu üzerindeki Mezopotamya kültüründe kesişen yollar anlamına da gelen Harran’da, Camii El Firdevs, Anadolu’da kurulan ilk İslam Medresesi (Harran Üniversitesi), İç Kale, Tarihi Surlar ve Konik Kubbeli evleri ziyaret ediyoruz. Şanlıurfa merkezinde Halil-ür Rahman ve Rızvaniye Camileri, Balıklı Göl, Ayn-el Zeliha Gölü, Hz. İbrahim Makamı göreceğimiz yerler. Gümrük handa yöresel alışverişlerimizi gerçekleştirdikten sonra otelimize yerleşme, akşam yemeği ve konaklama.

Otelde alınan kahvaltının ardından turumuza başlıyoruz. Dinlerin ve dillerin buluştuğu, birçok farklı kültür ve inanç birleşimi olan Mardin, taş işçiliği ve kentsel dokusu ile ziyaretçilerini büyülüyor. Mardin şehrinde ilk durağımız, kentsel sit alanı olan ve koruma altına alınan Eski Mardin olacak. Artuklu hükümdarı Kasım Bey’in adını taşıyan, hikâyesiyle en akılda kalıcı yapılardan biri olan Kasımiye Medresesi, Artuklu sanatının tüm inceliklerini taşıyan taş işçiliğinin ustalıkla sergilendiği, yıllarca tıp ve astronomi okulu olarak kullanılmıştır. Medresenin avlusunda bulunan küçük havuzu yapıya serinlik katmakla birlikte Selsebil adı verilen çeşmenin anlatımını rehberimizden dinlediğinizde bir kez daha büyüleneceksiniz. Ardından Medreseden ayrılıyor şehirde uzunca bir dönem dünyadaki tüm Süryanilerin merkezi sayılan Deyr-ul Zafaran Manastırı’na geçiyoruz. Burada Kilise, Tıp Okulu, Sin Tapınağı, Vaftizhane, Mezar bölümlerini görerek, kendinizi gerçekten özel ve ayrıcalıklı hissedeceğiniz gezimizin ardından Mardin’in taş kaplı dar sokaklarında yürüyüşümüze başlıyoruz. Şar Çubuk Mahallelerinden geçerek Kırklar Kilisesine gidiyoruz. Kırklar Kilisesi gezisi sonrası öğle yemeğimizi (ekstra) alıyoruz. Yemek sonrası Mardin çarşılarından yolumuza devam edip Mardin`in en önemli tarihi yapılarından içerisinde Hz. Muhammed`in sakalı şerifinin bulunduğu Ulu Camiyi geziyoruz. Şehidiye Medresesi, Zinciriye Medresesi (panoramik), güzel bir tarihi konak yapısı olan PTT binası, Hz. Muhammed’in ayak izinin bulunduğu Hatuniye Camii ve Medresesi ile Savurkabı Mahallesi gezisi sonrası belediye temizlik işlerinin "eşekler" ile yapıldığı evlerin altından geçen Abbaraları ve Bab-ı Sor çeşmesini görüyoruz. Sonrasında otelimize yerleşme, akşam yemeği ve konaklama.

Otelde alınan kahvaltının ardından aracımıza binerek Midyat’a doğru yolculuğumuza başlıyoruz. Midyat merkeze gelip, burada da birçok dizi ve filme ev sahipliği eden Devlet Konuk Evini ziyaret ediyoruz. Sonrasında Midyat çarşılarını turluyor, Gümüş Telkari El sanatının icra edildiği dükkanları ve yöresel ürün mağazalarını görüyor ve alışveriş için serbest zamanımızı veriyoruz. Buradan ayrılıyor ve Orta Çağ’ın Anadolu’daki en zengin kentlerinden biri olan ve bir dönem Artuklulara başkentlik yapmış, gelen her medeniyetin ön plana çıkardığı bir kesişme noktasında bulunan Hasankeyf’e hareket ediyoruz. Anadolu’daki en büyük köprü olan fakat şu anda sular altında kalan Taş Köprü, Yeni Saray, Mağaralar, Darphane, Zekât Kuyusu, Tılsımlı Kapı, Gözcü Kulesi, Büyük Saray, Ulucami, Zindan ve El-Rızk Camii’nin panoramasını rehberimizin anlatımlarıyla gördükten sonra Diyarbakır’a ulaşıyoruz. Sur içerisinde İslam tarihinin en eski camilerinden olduğuna inanılan Anadolu’da kurulan V.Haremi Şerif olan Diyarbakır Ulu Camiini geziyoruz. Yapım tarihi ve yaptıran uygarlığın bilinmediği, 9000 yıllık bir tarihe sahip olduğu bilinen Diyarbakır surlarının en eskisi olan Keçi Burcuna çıkıyoruz. Buradan Dicle Nehrine doğru baktığımızda Dicle Nehrinin üstüne kurulu On Gözlü Köprüyü, Hevsel Bahçelerini görüp, fotoğraflıyoruz. Sülüklü Han'da yorgunluk çaylarımızı içiyoruz. Mardin Kapıyı, Yeni Kapıyı panoramik olarak gördükten sonra havaalanına varış. Saat 20:25 uçağı ile İstanbul uçuşu. İstanbul’a varış, misafirlerimizi uğurlama ve turumuzun sonu.